Depresyonun bilinen kesin bir sebebi yoktur. Ancak çeşitli faktörler depresyonun oluşumunda etkili olabilmektedir. Bu faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz:
● Eğer kişinin kan bağı bulunan akrabalarında depresyon görülüyorsa, genetik olarak kişinin kendisinde de görülme oranı yükselmektedir. Hala depresyona sebep olan genlerin tespit edilmesi ile ilgili çalışmalar sürmektedir.
● Depresyondaki kişilerin beyinlerinde de birtakım fiziksel değişimler meydana gelmektedir. Araştırmacılar depresyonun sebebinin tespitinde bu değişiklerin yardımcı olduğunu düşünmektedir.
● Hormonların dengesinin değişmesi de depresyonun sebeplerinden birisidir. Özellikle doğumdan sonraki haftalar ve aylar bu açıdan önemlidir. Ayrıca tiroid problemleri, menopoz ve birtakım başka durumlar da depresyona sebep olabilmektedir.
● Nörotransmitterler gibi kimyasalların da depresyona neden olabileceği düşünülmektedir. Son araştırmalar, nörotransmitterlerin işlevlerinde meydana gelen değişimlerin ve bunların duygudurumun sabit kalmasının korunmasında önem taşıyan nöro-devrelerle nasıl etkileştiklerinin depresyon tedavisinde mühim olduğunu göstermektedir.
Bunların haricinde şu durumlar da depresyon gelişimi riskini artırabilmektedir:
● Öz saygısı düşük olma ve aşırı bağlılık problemleri, kendini aşırı eleştirmek ya da fazla kötümser olmak gibi birtakım kişilik özellikleri
● Fiziksel veya cinsel istismara maruz kalmış olmak, sevdiğin birini kaybetme gibi travmatik veya stresli olaylar yaşamış olma, zor bir ilişkiden çıkmış olmak veya finansal sıkıntılar
● Yakın akrabaların alkolizm, bipolar bozukluk ve depresyon gibi problemlerinin olması ayrıca bilinen intihar öyküleri
● Lezbiyen, gey, biseksüel veya transeksüel kişilerin onları destekleyecek yakınlarının olmaması
● Anksiyete bozukluğu, yeme bozuklukları veya travma sonrası stres bozukluğu gibi bozukluklara sahip olma
● Fazla alkol, sigara veya uyuşturucu kullanımı
● Bir takım ciddi kronik hastalıklara sahip olma (Kanser, felç, kronik ağrı veya kalp hastalığı)
Depresyon herhangi bir kişinin karşısına hayatı boyunca bir veya iki defa çıkabilmektedir. Bir depresyon nöbeti yaşandığında, birtakım belirtiler gün boyunca görülmektedir. Söz konusu depresyon belirtileri her gün tekrar edebilmekle beraber şu şekilde sıralanabilir:
● Nedensiz ağlama, üzüntü duymak veya boşlukta olmak
● Değersiz veya suçlu hissetme, geçmiş başarısızlıklardan ötürü kendini suçlama hali
● Düşünme, konsantre olma ve hatırlama zorlukları
● Konuşma ya da hareket etmede yavaşlama
● Aşırı öfke, sinirlilik hali ya da hayal kırıklığı hissi
● Hobilere, spora veya cinselliğe karşı azalan ilgi
● İştahta azalma ve kilo kaybı
● Artan yemek yeme isteği ve kilo alma
● Kaygı, ajitasyon ya da huzursuzluk
● Nedensiz fiziksel ağrılar (sırt veya baş ağrısı gibi)
● Tekrarlayan ölüm ve intihar düşünceleri
● İntihara teşebbüs
Çocuklarda ve gençlerde depresyon semptomları yetişkinler ile benzerdir. Yine de aralarında birtakım farklar bulunmaktadır. Çocuklarda depresyon belirtileri olarak; üzüntü ve sinirlilik hali, devamlı bir arada olmaya çalışma, endişe, sebepsiz ağrılar, okula gitmek istememe gibi durumlar sayılabilir.
Gençlerde görülen depresyon belirtileri olarak ise; üzüntü, sinirlilik, kendini değersiz hissetme, okul notlarda düşüş, aşırı hassasiyet, uyuşturucu veya alkol tüketme, aşırı yeme, uyku problemleri, kendine zarar verme, günlük aktivitelere karşı ilgi kaybı gibi durumlar sayılabilir.
Depresyon, yaşlanmayla ortaya çıkan normal bir durum değildir ve ciddiye alınmalıdır. Yaşlı erişkin bireylerde depresyonu tespit etmek güçtür ve dolayısıyla tedavisi de zordur. Yaşlı bireyler yardım istemekten kaçınabilmektedirler. Yaşlı bireylerde depresyon semptomları gençlere göre farklılık gösterebilir veya onlara göre daha az belirgin olabilir. İleri yaşta bireylerde görülen bu semptomlar arasında:
Depresyonun bilinen kesin bir sebebi yoktur. Ancak çeşitli faktörler depresyonun oluşumunda etkili olabilmektedir. Bu faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz:
● Eğer kişinin kan bağı bulunan akrabalarında depresyon görülüyorsa, genetik olarak kişinin kendisinde de görülme oranı yükselmektedir. Hala depresyona sebep olan genlerin tespit edilmesi ile ilgili çalışmalar sürmektedir.
● Depresyondaki kişilerin beyinlerinde de birtakım fiziksel değişimler meydana gelmektedir. Araştırmacılar depresyonun sebebinin tespitinde bu değişiklerin yardımcı olduğunu düşünmektedir.
● Hormonların dengesinin değişmesi de depresyonun sebeplerinden birisidir. Özellikle doğumdan sonraki haftalar ve aylar bu açıdan önemlidir. Ayrıca tiroid problemleri, menopoz ve birtakım başka durumlar da depresyona sebep olabilmektedir.
● Nörotransmitterler gibi kimyasalların da depresyona neden olabileceği düşünülmektedir. Son araştırmalar, nörotransmitterlerin işlevlerinde meydana gelen değişimlerin ve bunların duygudurumun sabit kalmasının korunmasında önem taşıyan nöro-devrelerle nasıl etkileştiklerinin depresyon tedavisinde mühim olduğunu göstermektedir.
Bunların haricinde şu durumlar da depresyon gelişimi riskini artırabilmektedir:
● Öz saygısı düşük olma ve aşırı bağlılık problemleri, kendini aşırı eleştirmek ya da fazla kötümser olmak gibi birtakım kişilik özellikleri
● Fiziksel veya cinsel istismara maruz kalmış olmak, sevdiğin birini kaybetme gibi travmatik veya stresli olaylar yaşamış olma, zor bir ilişkiden çıkmış olmak veya finansal sıkıntılar
● Yakın akrabaların alkolizm, bipolar bozukluk ve depresyon gibi problemlerinin olması ayrıca bilinen intihar öyküleri
● Lezbiyen, gey, biseksüel veya transeksüel kişilerin onları destekleyecek yakınlarının olmaması
● Anksiyete bozukluğu, yeme bozuklukları veya travma sonrası stres bozukluğu gibi bozukluklara sahip olma
● Fazla alkol, sigara veya uyuşturucu kullanımı
● Bir takım ciddi kronik hastalıklara sahip olma (Kanser, felç, kronik ağrı veya kalp hastalığı)
Depresyon herhangi bir kişinin karşısına hayatı boyunca bir veya iki defa çıkabilmektedir. Bir depresyon nöbeti yaşandığında, birtakım belirtiler gün boyunca görülmektedir. Söz konusu depresyon belirtileri her gün tekrar edebilmekle beraber şu şekilde sıralanabilir:
● Nedensiz ağlama, üzüntü duymak veya boşlukta olmak
● Değersiz veya suçlu hissetme, geçmiş başarısızlıklardan ötürü kendini suçlama hali
● Düşünme, konsantre olma ve hatırlama zorlukları
● Konuşma ya da hareket etmede yavaşlama
● Aşırı öfke, sinirlilik hali ya da hayal kırıklığı hissi
● Hobilere, spora veya cinselliğe karşı azalan ilgi
● İştahta azalma ve kilo kaybı
● Artan yemek yeme isteği ve kilo alma
● Kaygı, ajitasyon ya da huzursuzluk
● Nedensiz fiziksel ağrılar (sırt veya baş ağrısı gibi)
● Tekrarlayan ölüm ve intihar düşünceleri
● İntihara teşebbüs
Çocuklarda ve gençlerde depresyon semptomları yetişkinler ile benzerdir. Yine de aralarında birtakım farklar bulunmaktadır. Çocuklarda depresyon belirtileri olarak; üzüntü ve sinirlilik hali, devamlı bir arada olmaya çalışma, endişe, sebepsiz ağrılar, okula gitmek istememe gibi durumlar sayılabilir.
Gençlerde görülen depresyon belirtileri olarak ise; üzüntü, sinirlilik, kendini değersiz hissetme, okul notlarda düşüş, aşırı hassasiyet, uyuşturucu veya alkol tüketme, aşırı yeme, uyku problemleri, kendine zarar verme, günlük aktivitelere karşı ilgi kaybı gibi durumlar sayılabilir.
Depresyon, yaşlanmayla ortaya çıkan normal bir durum değildir ve ciddiye alınmalıdır. Yaşlı erişkin bireylerde depresyonu tespit etmek güçtür ve dolayısıyla tedavisi de zordur. Yaşlı bireyler yardım istemekten kaçınabilmektedirler. Yaşlı bireylerde depresyon semptomları gençlere göre farklılık gösterebilir veya onlara göre daha az belirgin olabilir. İleri yaşta bireylerde görülen bu semptomlar arasında:
Depresyonun bilinen kesin bir sebebi yoktur. Ancak çeşitli faktörler depresyonun oluşumunda etkili olabilmektedir. Bu faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz:
● Eğer kişinin kan bağı bulunan akrabalarında depresyon görülüyorsa, genetik olarak kişinin kendisinde de görülme oranı yükselmektedir. Hala depresyona sebep olan genlerin tespit edilmesi ile ilgili çalışmalar sürmektedir.
● Depresyondaki kişilerin beyinlerinde de birtakım fiziksel değişimler meydana gelmektedir. Araştırmacılar depresyonun sebebinin tespitinde bu değişiklerin yardımcı olduğunu düşünmektedir.
● Hormonların dengesinin değişmesi de depresyonun sebeplerinden birisidir. Özellikle doğumdan sonraki haftalar ve aylar bu açıdan önemlidir. Ayrıca tiroid problemleri, menopoz ve birtakım başka durumlar da depresyona sebep olabilmektedir.
● Nörotransmitterler gibi kimyasalların da depresyona neden olabileceği düşünülmektedir. Son araştırmalar, nörotransmitterlerin işlevlerinde meydana gelen değişimlerin ve bunların duygudurumun sabit kalmasının korunmasında önem taşıyan nöro-devrelerle nasıl etkileştiklerinin depresyon tedavisinde mühim olduğunu göstermektedir.
Bunların haricinde şu durumlar da depresyon gelişimi riskini artırabilmektedir:
● Öz saygısı düşük olma ve aşırı bağlılık problemleri, kendini aşırı eleştirmek ya da fazla kötümser olmak gibi birtakım kişilik özellikleri
● Fiziksel veya cinsel istismara maruz kalmış olmak, sevdiğin birini kaybetme gibi travmatik veya stresli olaylar yaşamış olma, zor bir ilişkiden çıkmış olmak veya finansal sıkıntılar
● Yakın akrabaların alkolizm, bipolar bozukluk ve depresyon gibi problemlerinin olması ayrıca bilinen intihar öyküleri
● Lezbiyen, gey, biseksüel veya transeksüel kişilerin onları destekleyecek yakınlarının olmaması
● Anksiyete bozukluğu, yeme bozuklukları veya travma sonrası stres bozukluğu gibi bozukluklara sahip olma
● Fazla alkol, sigara veya uyuşturucu kullanımı
● Bir takım ciddi kronik hastalıklara sahip olma (Kanser, felç, kronik ağrı veya kalp hastalığı)
Depresyon herhangi bir kişinin karşısına hayatı boyunca bir veya iki defa çıkabilmektedir. Bir depresyon nöbeti yaşandığında, birtakım belirtiler gün boyunca görülmektedir. Söz konusu depresyon belirtileri her gün tekrar edebilmekle beraber şu şekilde sıralanabilir:
● Nedensiz ağlama, üzüntü duymak veya boşlukta olmak
● Değersiz veya suçlu hissetme, geçmiş başarısızlıklardan ötürü kendini suçlama hali
● Düşünme, konsantre olma ve hatırlama zorlukları
● Konuşma ya da hareket etmede yavaşlama
● Aşırı öfke, sinirlilik hali ya da hayal kırıklığı hissi
● Hobilere, spora veya cinselliğe karşı azalan ilgi
● İştahta azalma ve kilo kaybı
● Artan yemek yeme isteği ve kilo alma
● Kaygı, ajitasyon ya da huzursuzluk
● Nedensiz fiziksel ağrılar (sırt veya baş ağrısı gibi)
● Tekrarlayan ölüm ve intihar düşünceleri
● İntihara teşebbüs
Çocuklarda ve gençlerde depresyon semptomları yetişkinler ile benzerdir. Yine de aralarında birtakım farklar bulunmaktadır. Çocuklarda depresyon belirtileri olarak; üzüntü ve sinirlilik hali, devamlı bir arada olmaya çalışma, endişe, sebepsiz ağrılar, okula gitmek istememe gibi durumlar sayılabilir.
Gençlerde görülen depresyon belirtileri olarak ise; üzüntü, sinirlilik, kendini değersiz hissetme, okul notlarda düşüş, aşırı hassasiyet, uyuşturucu veya alkol tüketme, aşırı yeme, uyku problemleri, kendine zarar verme, günlük aktivitelere karşı ilgi kaybı gibi durumlar sayılabilir.
Depresyon, yaşlanmayla ortaya çıkan normal bir durum değildir ve ciddiye alınmalıdır. Yaşlı erişkin bireylerde depresyonu tespit etmek güçtür ve dolayısıyla tedavisi de zordur. Yaşlı bireyler yardım istemekten kaçınabilmektedirler. Yaşlı bireylerde depresyon semptomları gençlere göre farklılık gösterebilir veya onlara göre daha az belirgin olabilir. İleri yaşta bireylerde görülen bu semptomlar arasında:
● Herhangi bir nedeni olmayan yorgunluk, iştahsızlık, uyku problemleri,
,
Uzmanlıklar:
Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları, Bedensel ve Yeme Bozuklukları, İlişki ve / veya Evlilik Problemleriikinci blog yazim burada
Burada blog yazimim basligi var.
the post of blogs